4 Aralık 2013 Çarşamba

Siyasal Düşünceler Tarihi / 2

Eski Yunan Düşünürlerinden Ksenofon ve Eflatunun demorasi üzerinde yaptığı eliştiriler nelerdir?
Ksenofon, demokrasinin bölümlere ve disiplinsizliğe yol açtığını, yöneticilerin genellikle yetekneksiz kişiler olduklarını iler sürmüş, Ispartada’ki otoriter rejimi yüceltmiştir. Eflatun ise çoğunlun kararlarının her zaman adil olmadığını savunmuştur.

Yunan Demokrasisi neden giderek anarşiye dönüşmüş ve eleştirilere maruz kalmıştır?
Tarihçi, filozof ve aynı zamanda asker olan Ksenofona göre, Atina varlığını ve gücünü denizciler ve gemi yapımcılarına borçlu bir site idi. Ticaret yapan denizcilerin iktidara ortak olmaları demokrasinin ortaya çıkışına vesile olmuştur. Ancak zamanla, iktidara gelen tüccarların çıkarları ile çoğunluğun çıkarları arasında çelişkilerin belirmesi, öte yandan toprak aristokrasisinin bir kısmı demokrasiyi toptan reddetme eğilimindeyken, bazıları da demokrasinin aşırılıklarının giderilmesi için reformlar tavsiye etmiştir.

Eflatunun Demokrasi karşısındaki tavrı nasıl olmuştur?
Eflatun, bir dizi reform ile demokrasinin olumsuz yanlarının ve aşırılıklarının giderilebileceği düşüncesini savunur.

Herakleitos ‘’ Bir nehirde iki kez yıkanılmaz’’ sözünü açıklayın ?
M.Ö 540 – 480 yıllarında yaşamış olan Efesli Herakleitos eşitliğe ve dolayısı ile demokrasiye inanmayan bir düşünürdür. Ona göre halk anlayışsız ve her şeyin dış görünüşüne aldanan bir yığından ibarettir. Bu düşünceleri ile Heraklitos’u seçkinci ( Elitist ) bir düşünür olarak nitelnedirmek yanlış olmaz. Yani yönetim, eşit kabul edilen vatandaşlara bırakılmaması gereken bir iştir. Bu önemli görev seçkin ( elit ) bir azınlığın hakkı olmalıdır. Evrende duran ve kalan bir şey yoktur. Sıcak soğuk olur, soğuk ise sıcak; yaş kuru olur, kuru da yaş. Efesli düşünürün ünlü değimi ile ‘aynı nehirde iki kez yıkanılmaz! Çünkü sular değişir, akıp gider. Bugünki nehir artık dünkü nehir değildir, sadece görünüşte dünküne benzer.
19. Yüzyılda önce Hengel’in ortaya koyduğu, ardından Marks’ın geliştirdiği diyalektik (eytişim) yönetiminin kökleri hangi düşünürde bulunur?
Heakletios’da bulunur.

Sofizm Nedir? Nasıl bir devleti savunurlar, özellikleri nelerdir?
Sofistler, Atina’nın siyasi ve kültürel olarak geliştiği, demokratik dönemin kurulduğu dönemde ortaya çıkan bir düşünce akımıdır. Sofistler demokratik düzenin gerekleri nasıl yerine getirilir sorusuna cevap aramışlardır. Sofistlerin en belirgin özelliği hitabet, yani etkili söz söyleme sanatına verdikleri önemdir. Onlara göre, vatandaşların dönüşümlü olarak yöneticilik yaptığı, yasaların hazırlanma süreçlerine katıldıkları ‘doğrudan demokrasi’ düzeninde insanlar her şeyden önce güzel ve etkili söz söyleme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu insanın karşısındakini inandırabilmesi için gereklidir.

Sofistlerin en meşur ve kurucu filozofu kimdir? Neyi savunur?
Sofistlere göre, herkes için geçerli olan objektif (nesnel) bir gerçeklik söz konusu olamaz. Sofistlerin en meşhur ve kurucu filozoflarından Protagoras’a göre ‘insan her şeyin, var olan şey, şu andan algılanan, duyulan, istenen ve özlenen şeydir. Bir şeyin doğru olması demek, o şeyin her hangi bir kimseye doğru görünmesi demek. Sofistler herkes için geçerli olacak genel ve kesin bilginin olanaksızlığını göstermeye çalışmışlardır.

Sofistlerin Tanrı inancı görüşünü açıklayınız?
Sofistler,Tanrı inancı ve evrenin kökenleri konusunda insandan insana değişebilen farklı görecelerin olabileceğini savunurlar. Onlara göre Tanrı’ının veya Tanrıların varlığı veya yokluğu konusunda kesin hakikat yoktur. Protagoras ‘Tanrıların, ne var oldukları ne de olmadıklarını biliyorum’ diyerek dini alanda da şüpheci bir tavır ortaya koymuştur. Sofistler, ‘Agnostisizm’ ( bilinmezcilik) adı verilen, teolojik anlamda bir yaratıcının veya bilimsel anlamda evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi akımın öncülerindendir. Bu özellikleri 18. Yüzyılda orataya çıkacan Aydınlanma düşüncesini hatırlatmaktadır. Her iki düşüncede de kendilerinden önceki geleneksel düşüncelere karşı savaş açmış, insanı ( daha açık ifade ile insan aklını ) merkeze almıştır. Her iki düşüncede toplum, ahlak, siyaset ile ilgili tüm kurumların insanların bir ürünü olduğunu ileri sürer. Bu yaklaşım, doğal olarak, insanlar tarafından meydana getirilen bütün bu kurumların yine insanlar tarafından değiştirilebileceği düşüncesini de kapsar. Devlet bu kurumlardandır.

Devlet Nedir ? Sorusuna sofistlerin verdiği yanıtlar ne olmuştur?
Sofistler bu soruya farklı iki yanıt vermektedir. Bu yanıtlar, devlerin neden ve nasıl ortaya çıtığı sorusundan hareketle verilen cevaplardır. Sofistlerin bu sorulara verdikleri cevap çağdaş devlet kuramlarının temellerini teşkil eder. Bunlar SÖZLEŞME be KUVVET kuramlarıdır.

Sofistlerin Savunduğu Sözleşme Kuramını açıklayınız?
Sözleşme kuramını savunan Protagoras ve Antiphon gibi sofist düşünürlere göre, insanlar diğer canlılar arasında topluluk hayatına en fazla gereksinim duyanlardır. Doğadaki diğer canlılara göre daha korunaksız ve aciz bir durumda olan insanlar yaşamlarını ve türlerini idame ettirebilem için topluluk halinde yaşamak ve karşılıklı yardımlaşmak zorundadırlar. Bu gerçeğin, yani toplu yaşama zorunluluğunun farkında varan insanlar, iş bölümüne dayanan bir sözleşmenin gerekli olduğunu kavramışlardır. Devlet bu gereklilikten doğmuştur. Asırlar sonra 17. ve 18. Yüzyılların düşünürlerinin önemli bir kısmı da devletin kökeni konusunda aynı şeyi söyleyeceklerdir. Sofistlere göre insanlar, çıkarlarına uygun düşen bir sözleşmeyle, birlikte yaşama yükümlülüğü altına giriyorlar. Sözleşmeyi yapanlar, yani devleti kuranlar, eşit haklara sahip olmalı ve toplum halinde yaşamanın nimetlerinden eşit ölçüde yararlanmalıdır.

Sofistler, İlk Çağ filozoflarının doğal olarka kabul ettiği ve üzerinde hiç durmadığı veya sorgulamaya cesaret edemedikleri hangi kurumu eleştirmişlerdir?
Köleliği eleştirmişlerdir. Sofist filozoflara göre, aynı toplum içerisinde yaşayan insanların eşitsiz bir durumda olmaları toplumun temel yasasına yani sözleşmeye aykırıdır. Tartışılmaz kabul edilen kurumlardan biri olan köleliği eleştirmeleri dolayısıyla Sofistler, dönemin gelenekçi çevreleri tarafından dışlanmıştır.

Sofistlerin Savunduğu Kuvvet Kuramını açıklayınız?
Kallikler ve Thrasymachos gibi sofistlere göre devletin ortaya çıkışında sözleşme değil, Kuvvet rol oynamıştır. Thrasymachos’a göre, insanlar; güçlüler ve zayıflar olarak ikiye ayrılır; yasalar güçlülerin zayıflara kendi iradelerini zorla kabul ettirmelerine hizmet eder.  Adelet ve ahlak gibi kavramlar, acizlerin uydurduğu şeylerdir. Amaç, güçlülerin kuvvetlerini kullanmalarını engellemek veya sınırlandırmaktır. Fakat güçlü insanlar bu hileye aldanmayacak kadar zekidirler ve kuvettlerini kullanmaktan geri durmazlar. Bu görüş SÖZLEŞME’yi değil, tersi mücadeleyi önceler. Devletin ortaya çıkışındaki asıl neden insanlar arasındaki mücadeledir. Bir toplumda herkesin aynı haklardan faydalanması söz konusu olamaz, toplumdaki nimetlerden güçlüler faydalanır, zayıf olanlar ise bundan yoksun olarak yaşar.

Ksenofon’a göre Atina’nın gücü hangi meslek – toplumsal sınıfa dayanmaktaydı ?
Denizciler ve Gemi yapımcılarına dayanmaktadır.

Ksenofon’a göre Atina’nın gücü hangi meslek – toplumsal sınıfa dayanmaktaydı ?
Denizciler ve Gemi yapımcılarına dayanmaktadır.

19. yüzyılda Hegel ve Marx’ın geliştirdiği diyalektik (eytişim ) yönteminin temelleri hangi düşünür tarafından atılmıştır?

Heraklitos tarafından atılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder