Eski Yunan Düşünürlerinden Ksenofon ve
Eflatunun demorasi üzerinde yaptığı eliştiriler nelerdir?
Ksenofon, demokrasinin bölümlere
ve disiplinsizliğe yol açtığını, yöneticilerin genellikle yetekneksiz kişiler
olduklarını iler sürmüş, Ispartada’ki otoriter rejimi yüceltmiştir. Eflatun ise
çoğunlun kararlarının her zaman adil olmadığını savunmuştur.
Yunan Demokrasisi neden giderek anarşiye
dönüşmüş ve eleştirilere maruz kalmıştır?
Tarihçi, filozof ve aynı zamanda
asker olan Ksenofona göre, Atina varlığını ve gücünü denizciler ve gemi
yapımcılarına borçlu bir site idi. Ticaret yapan denizcilerin iktidara ortak
olmaları demokrasinin ortaya çıkışına vesile olmuştur. Ancak zamanla, iktidara
gelen tüccarların çıkarları ile çoğunluğun çıkarları arasında çelişkilerin
belirmesi, öte yandan toprak aristokrasisinin bir kısmı demokrasiyi toptan
reddetme eğilimindeyken, bazıları da demokrasinin aşırılıklarının giderilmesi
için reformlar tavsiye etmiştir.
Eflatunun Demokrasi karşısındaki tavrı nasıl
olmuştur?
Eflatun, bir dizi reform ile demokrasinin
olumsuz yanlarının ve aşırılıklarının giderilebileceği düşüncesini savunur.
Herakleitos ‘’ Bir nehirde iki kez yıkanılmaz’’
sözünü açıklayın ?
M.Ö 540 – 480 yıllarında yaşamış
olan Efesli Herakleitos eşitliğe ve dolayısı ile demokrasiye inanmayan bir
düşünürdür. Ona göre halk anlayışsız ve her şeyin dış görünüşüne aldanan bir
yığından ibarettir. Bu düşünceleri ile Heraklitos’u seçkinci ( Elitist ) bir
düşünür olarak nitelnedirmek yanlış olmaz. Yani yönetim, eşit kabul edilen
vatandaşlara bırakılmaması gereken bir iştir. Bu önemli görev seçkin ( elit )
bir azınlığın hakkı olmalıdır. Evrende duran ve kalan bir şey yoktur. Sıcak
soğuk olur, soğuk ise sıcak; yaş kuru olur, kuru da yaş. Efesli düşünürün ünlü
değimi ile ‘aynı nehirde iki kez yıkanılmaz! Çünkü sular değişir, akıp gider.
Bugünki nehir artık dünkü nehir değildir, sadece görünüşte dünküne benzer.
19. Yüzyılda önce Hengel’in ortaya koyduğu,
ardından Marks’ın geliştirdiği diyalektik (eytişim) yönetiminin kökleri hangi
düşünürde bulunur?
Heakletios’da bulunur.
Sofizm Nedir? Nasıl bir devleti savunurlar,
özellikleri nelerdir?
Sofistler, Atina’nın siyasi ve
kültürel olarak geliştiği, demokratik dönemin kurulduğu dönemde ortaya çıkan
bir düşünce akımıdır. Sofistler demokratik düzenin gerekleri nasıl yerine
getirilir sorusuna cevap aramışlardır. Sofistlerin en belirgin özelliği
hitabet, yani etkili söz söyleme sanatına verdikleri önemdir. Onlara göre,
vatandaşların dönüşümlü olarak yöneticilik yaptığı, yasaların hazırlanma
süreçlerine katıldıkları ‘doğrudan demokrasi’ düzeninde insanlar her şeyden
önce güzel ve etkili söz söyleme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu insanın
karşısındakini inandırabilmesi için gereklidir.
Sofistlerin en meşur ve kurucu filozofu kimdir?
Neyi savunur?
Sofistlere göre, herkes için
geçerli olan objektif (nesnel) bir gerçeklik söz konusu olamaz. Sofistlerin en
meşhur ve kurucu filozoflarından Protagoras’a göre ‘insan her şeyin, var olan
şey, şu andan algılanan, duyulan, istenen ve özlenen şeydir. Bir şeyin doğru
olması demek, o şeyin her hangi bir kimseye doğru görünmesi demek. Sofistler
herkes için geçerli olacak genel ve kesin bilginin olanaksızlığını göstermeye
çalışmışlardır.
Sofistlerin Tanrı inancı görüşünü açıklayınız?
Sofistler,Tanrı inancı ve evrenin
kökenleri konusunda insandan insana değişebilen farklı görecelerin
olabileceğini savunurlar. Onlara göre Tanrı’ının veya Tanrıların varlığı veya
yokluğu konusunda kesin hakikat yoktur. Protagoras ‘Tanrıların, ne var
oldukları ne de olmadıklarını biliyorum’ diyerek dini alanda da şüpheci bir
tavır ortaya koymuştur. Sofistler, ‘Agnostisizm’ ( bilinmezcilik) adı verilen,
teolojik anlamda bir yaratıcının veya bilimsel anlamda evrenin nereden
türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi akımın
öncülerindendir. Bu özellikleri 18. Yüzyılda orataya çıkacan Aydınlanma
düşüncesini hatırlatmaktadır. Her iki düşüncede de kendilerinden önceki
geleneksel düşüncelere karşı savaş açmış, insanı ( daha açık ifade ile insan
aklını ) merkeze almıştır. Her iki düşüncede toplum, ahlak, siyaset ile ilgili
tüm kurumların insanların bir ürünü olduğunu ileri sürer. Bu yaklaşım, doğal
olarak, insanlar tarafından meydana getirilen bütün bu kurumların yine insanlar
tarafından değiştirilebileceği düşüncesini de kapsar. Devlet bu kurumlardandır.
Devlet Nedir ? Sorusuna sofistlerin verdiği
yanıtlar ne olmuştur?
Sofistler bu soruya farklı iki
yanıt vermektedir. Bu yanıtlar, devlerin neden ve nasıl ortaya çıtığı sorusundan
hareketle verilen cevaplardır. Sofistlerin bu sorulara verdikleri cevap çağdaş
devlet kuramlarının temellerini teşkil eder. Bunlar SÖZLEŞME be KUVVET
kuramlarıdır.
Sofistlerin Savunduğu Sözleşme Kuramını
açıklayınız?
Sözleşme kuramını savunan Protagoras
ve Antiphon gibi sofist düşünürlere göre, insanlar diğer canlılar arasında
topluluk hayatına en fazla gereksinim duyanlardır. Doğadaki diğer canlılara
göre daha korunaksız ve aciz bir durumda olan insanlar yaşamlarını ve türlerini
idame ettirebilem için topluluk halinde yaşamak ve karşılıklı yardımlaşmak
zorundadırlar. Bu gerçeğin, yani toplu yaşama zorunluluğunun farkında varan
insanlar, iş bölümüne dayanan bir sözleşmenin gerekli olduğunu kavramışlardır.
Devlet bu gereklilikten doğmuştur. Asırlar sonra 17. ve 18. Yüzyılların düşünürlerinin
önemli bir kısmı da devletin kökeni konusunda aynı şeyi söyleyeceklerdir. Sofistlere
göre insanlar, çıkarlarına uygun düşen bir sözleşmeyle, birlikte yaşama
yükümlülüğü altına giriyorlar. Sözleşmeyi yapanlar, yani devleti kuranlar, eşit
haklara sahip olmalı ve toplum halinde yaşamanın nimetlerinden eşit ölçüde
yararlanmalıdır.
Sofistler, İlk Çağ filozoflarının doğal olarka
kabul ettiği ve üzerinde hiç durmadığı veya sorgulamaya cesaret edemedikleri
hangi kurumu eleştirmişlerdir?
Köleliği eleştirmişlerdir. Sofist
filozoflara göre, aynı toplum içerisinde yaşayan insanların eşitsiz bir durumda
olmaları toplumun temel yasasına yani sözleşmeye aykırıdır. Tartışılmaz kabul
edilen kurumlardan biri olan köleliği eleştirmeleri dolayısıyla Sofistler,
dönemin gelenekçi çevreleri tarafından dışlanmıştır.
Sofistlerin Savunduğu Kuvvet Kuramını
açıklayınız?
Kallikler ve Thrasymachos gibi
sofistlere göre devletin ortaya çıkışında sözleşme değil, Kuvvet rol
oynamıştır. Thrasymachos’a göre, insanlar; güçlüler ve zayıflar olarak ikiye
ayrılır; yasalar güçlülerin zayıflara kendi iradelerini zorla kabul
ettirmelerine hizmet eder. Adelet ve
ahlak gibi kavramlar, acizlerin uydurduğu şeylerdir. Amaç, güçlülerin
kuvvetlerini kullanmalarını engellemek veya sınırlandırmaktır. Fakat güçlü
insanlar bu hileye aldanmayacak kadar zekidirler ve kuvettlerini kullanmaktan
geri durmazlar. Bu görüş SÖZLEŞME’yi değil, tersi mücadeleyi önceler. Devletin
ortaya çıkışındaki asıl neden insanlar arasındaki mücadeledir. Bir toplumda
herkesin aynı haklardan faydalanması söz konusu olamaz, toplumdaki nimetlerden
güçlüler faydalanır, zayıf olanlar ise bundan yoksun olarak yaşar.
Ksenofon’a göre Atina’nın gücü hangi meslek –
toplumsal sınıfa dayanmaktaydı ?
Denizciler ve Gemi yapımcılarına
dayanmaktadır.
Ksenofon’a göre Atina’nın gücü hangi meslek –
toplumsal sınıfa dayanmaktaydı ?
Denizciler ve Gemi yapımcılarına
dayanmaktadır.
19. yüzyılda Hegel ve Marx’ın geliştirdiği
diyalektik (eytişim ) yönteminin temelleri hangi düşünür tarafından atılmıştır?
Heraklitos tarafından atılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder