Arap- İslam dünyasında ‘p’ harfi
olmadığı için Eflatun adı ile bilinir. Atina demokrasisinin neden olduğu
cehalet, bireycilik ve çıkarcılık ile mücadele etmiştir. Atina’da Akademia
adını verdiği bir okul kurmuş, orda kırk yıl öğretmenli yapmış, diyaloglardan
oluşan eserler vermiştir. Bu eserlerde idealizim
felsefesini savunmuştur.
İdealizim Nedir? Neyin Karşıtıdır?
Her türlü varlığın düşüncenin
kendisi saymakta, maddi gerçeklere oranla maddi olmayan ilkelerin daha sağlam
ve asli bir varlığı olduğunu ileri sürmektedir. Bu anlamı ile idealizm,
meraryalizmin ( Özdekçilik ) karşıtıdır.
Eflatun’a göre kaç evren vardır? Açıklayınız.
Eflatun’a göre iki evren vardır.
Birincisi, İdealar evreni, ikincisi; Görüntüler evreni. İdealar evreni öncesi
ve sonrası olmayan, değişmeyen ideal varlıkların evrenidir. Görünüşler ise
sürekli değişen ve sonlu varlıkların evrenidir. Asıl olan, değişen – dolayısı
ile mükemmel olmayan – şeylerin ( yani nesnelerin, görünüşlerin ) arkasında yer
alan mükemmel ve sürekli olan idealardır. Bizim duyularımızla algıladığımız
şeyler, ideaların yansımaları veya gölgeleridir.
Eflatun’un iki ayrı evreni açıkladığı Mağara
Alegorisi nedir?
Görüntüler evreninde yaşayan insanlar,
bir mağaranın içinde arkaları mağaranın kapısına dönük vaziyette zincirlenmiş
varlıklara benzerler. Bu varlıklar, güneşli bir havada mağaranın duvarlarında,
kapının önünden gelip geçenlerin ancak gölgelerini görürler. Bu meşhur mağara
benzetmesinde Eflatun, insanların tıpkı mağarada yaşayan varlıklar gibi gerçek
değil, yalnızca bu dünyaya yansıyan gölgeleri görebileceklerini anlamak ister.
Eflatuna göre ‘İdeal Devlet’ ve Yönetim Biçimi
nasıl olmalıdır?
İdealar düşüncesinden hareket ile
Devleti kurmak ister. Eflatun’un yeryüzünde kurmak istediği devlet, henüz eşine
rastlanmamış, ancak idea olarak mevcut olan bir devlettir. Ona göre insan
hayatının temel amacı erdem olmalıdır; bunun topluma yansıması ise adalettir.
Eflatunun hayalini kurduğu toplumda eğitim, yasaların yerini alacaktır;
toplumsal düzen yasalara gerek kalmadan eğitimle sağlanacaktır.
Eflatun’un Siyaset ile ilgili üç önemli
diyaloğu ( eseri )nedir?
Devlet, Devlet Adamı ve
Yasalar’dır.
Eflatun’un Devlet kavramı eserini açıklayınız
Devlet adındaki eserde politika
ve felsefe arasındaki ilişki açıkça görülür. Eflatun’a göre özel ve kamu
yaşamını düzene koyacak olan felsefedir. Bu temel düşünce ile, Sofistlerin
şüpheciliğine, kaba gerçekçiliğine ve içgüdülerine göre yaşama felsefesine
karşı çıkar. Ona göre Devlet, insanların bir araya gelerek kendi iradeleri ile
kurdukları bir kurum değil, bunun çok ötesinde bir şeydir. Yani devlet büyük
ölçekli bir insandır veya tersinden ifade etmek gerekirse, insan küçük ölçekli
bir devlettir. Ona göre Site’nin – kamunun – çıkarları bireyin çıkarlarına göre
daha önemlidir. Bu görüş Organizmacı yaklaşımla da uyum içindedir.
Organizmacı Görüşü açıklayınız?
Organizmacı görüşe göre, her
birey organizmanın ( bütünün ) bir hücresi ( parçası ) olmaktan ibarettir. Birey,
tıpkı bir hücre gibi kendine düşen görevi yerine getirmekle yükümlüdür.
Eflatun’a göre iyi bir düzen tesis etmek için
ne yapmak gerekir?
İyi bir düzen sağlamak için işe
Site’nin yöneticilerinden ve askerlerden başlanması gerektiğini savunur.
Bunların zihnen, ruhen ve bedenen ( matematik, müzik ve jimlastikle ) çom iyi
bir şekilde eğitimleri sağlanmalıdır. Ancak eğitimde yeterli değildir; düzen ve
adaletin sağlanması için ayrıca iki kurumun ortadan kaldırılması şarttır. Aile
ve Özel mülkiyet. Site’nin muhafızları ( askerler ) toprak ve ev ( aile )
sahibi olmamalı; bunların geçimleri diğer çalışan sınıflar tarafından
sağlanmalıdır. Eflatun bu düşünceleri ortaya atarak, muhafızları aile ve mülk
gibi tutkulardan arındırılmaları ve böylece kendilerini tamamen Site’ye
adamaları sağlanmasını amaçlıyordu. Eflatun, çeşitli sınıfların var olduğu,
hiyerarşik bir toplum düzeni öneriyordu.
Eflatun’un önerdiği hiyerarşik düzeni
sıralayınız?
En üstte, en başarılı muhafızlar
arasından seçilmiş, başta felsefe olmak üzere çeşitli konularda sıkı
eğitimlerden geçirilmiş filozoflar – krallar yer almakta. Bir altında onları
Muhafızlar izlemekte, En son sırada ise çiftçiler, zanaatkârlar ve tüccarlar
geliyor. Sonuncu sırada olanlar Site’nin yüksek menfaatleri ile doğrudan ilgili
olmadıkları için mülk edinme ve aile kurma hakkına sahipler. Site’de düzen ve
adaletin temini için bu farklı sınıfların korunması, yani hiyerarşik toplum
yapısının sürdürülmesi gerekmektedir.
Eflatun’nun ve genel olarak Antik Yunan
düşünürlerinin savunduğu hiyerarşik toplum, aynı dönemde karşılaştığı
eleştirilerde hangi felsefi akım önde gelmektedir?
Karşı çıkan Felsefi akımların
başında sinizm (kinizim) gelmektedir. Köpek anlamına gelen Yunanca Kyon
kelimesinden türeyen kinizm kurucusu Anthisthenes’e göre, mutluluğa ancak Erdem
ile ulaşılır. Erdem sahibi olmakta ancak
dünyevi hazları yadsımak ile mümkün olabilir.
Bu nefret, onların toplumsal eşirsizliklere arkalarını dönmeye bu
ayrıcalıkların yitirildiği ruhsal bir evrene sığınmalarına yol açmıştır.
İmparator İskender’in bir isteği olum olmadığını sorusuna ‘ Gölge etme, başka
ihsan istemez’ karşılığını veren ve bir fıçının içinde yaşayan Sinoplu Diyojen
sinik ( sinizim – kinizim) düşüncesinin en yetkili temsilcilerindendir.
Eflatun’a göre Timokrasi – Oligarşi – Tiranı
kavramlarının açıklaması nedir? Ona göre en Kötü Yönetim Biçimi Hangisidir ?
Eflatuna göre; eğitimin ihmal
edilmesi veya mülkiyetin özlemi yönetimin yozlaşmasına yol açar ve neticede
‘timokrasi’ denilen rejim ortaya çıkar. Savaşçıların diktatörlüğü anlamına
gelen timokrasi, zamanla zenginlerin diktatörlüğüne yani ‘oligarşiye’ dönüşür.
Buna tepki olarak ortaya çıkan ‘demokrasi’nin yozlaşması sonucunda ise tek
kişinin diktası olan ‘tirani’ doğar. Bu sonuncusu Eflatuna göre en kötü yönetim
biçimidir.
Eflatun’a göre bir yönetimi iyi ya da kötü
kılan ölçüt nedir?
Ölçüt, o yönetimin kendi koyduğu
kurallara uyup uymamasıdır. Monarşi ( bir kişinin iktidarı ) keyfiliğe
dönüşürse TİRANİ olur, Aristokrasinin ( yani birkaç kişinin iktidarının ) keyifliğe
dönüşürse OLİGARŞİYİ (zenginlerin diktatörlüğünü ) doğurur, Demokrasi (
çoğunluğun iktidarı ) ise ANARŞİ’ye dönüşür. Eflatuna göre, ideal bir sitenin,
yasalara gerek kalmadan eğitim yolu ile filozoflar tarafından yönetilmesi
gerekmektedir.
Eflatun ‘Yasalar’ eserinde neyin üzerinde
durmuştur?
Eflatun bu eserinde önceki
görüşlerini bir kenara bırakır ve yasaların gerekliliğinden bahseder. Ayrıca
özel mülkiyet aile konusundaki görüşlerini yumuşatır. Yönetim konusunda da
karma bir sistem önerir. Bilgi ve aklı temsil eden Monarşi ve Demokrasinin
karması.
Aristo’nun Siyasi Düşünceleri Nelerdir ?
Aristo, Eflatun’un Akedemia’daki
derslerini takip eden öğrencilerinden biridir. Hocasının ölümünün ardından Lise
adını verdiği kendi okulunu kurmuştur. Üstadı gibi idealist bir düşünürdür.
Aristo Eflatun’a göre daha somut bir düşünce geliştirmeye gayret eder ( Eflatun
daha soyut ve genel nitelikteki ideaları bapımsız bir gerçeklik gibi
tanıyordu.) Gözlem yöntemine önem verdiği için Siyaset Biliminin babası
sayılır.
Aristo’ya göre İdeal Devlet Nedir?
Aristo bu soruya somut bir
hareket noktasından kalkarak cevap aramıştır. Aristo Yunan sitelerinin
Anayasalarını incelemiş ve ideal devletin nasıl olması gerektiğine bu
metinlerden hareket ederek cevap aramıştır. Bu tavır, onun gözlemci yöntemi
benimsemiş olduğunun en çarpıcı kanıtıdır.
Aristo’ya göre Devlet’in amacı nedir?
Devletin amacı; her şeyden önce
birliği sağlamaktır. Devletin amacı konusunda Eflatun ile hemfikir olsa da
ondan ayrıldığı noktalarda bulunmaktadır. Aristo, devletin birliğini
sağlayabilmek için yönetici sınıfa özel mülkiyet ve aile kurma yasağı
getirilmesine gerek olmadığına inanır.
Aristo ve Eflatun hangi konuda hem fikirdir?
Toplumda farklı kesimler arasında
önemli servet farklılıklarının olması devletin birlik ve bütünlüğü açısından
tehlikedir. Fakat Aristo bu tehlikenin bertaraf edilmesi için özel mülkiyetin
kaldırılmasını önermez. Ona göre dengeyi sağlayacak olan orta sınıftır.
Toplumun iyi yönetilmesi ancak orta sınıfın güçlü olması ile mümkündür.
Aristo ‘Politika’ eserinde hangi soruyu
yanıtlamaya çalışmıştır?
‘Üstünlük’ diğer bir deyiş ile
‘Egemenlik’ hangi ilke ile tesis edilmeli sorusunu yanıtlamaya çalışır. Egemenlik çoğunluğa mı? Her zaman azınlıkta
kalan seçkin kişilere mi? Çeşitli yetenekleri olan deha sahibi kimselere mi ait
olmalı? Bu soruya Aristo egemenliğin çoğunlukta olması gerektiğini belirterek
cevap verir ancak, neticede adaletin bu ilkelerin hiç birinde sağlanmayacağını
da belirtir.
İnsan tabiatı gereği toplum
içinde yaşamak zorundadır. Öyleyse amaç, toplum olarak iyi yaşamanın
sağlanmasıdır. Bunun sağlanabilmesi için iyi vatandaşlara ihtiyaç vardır. İyi
bir site için iyi vatandaşlar gereklidir. Son tahlilde önemli olan, amaç olan
Site’dir. Birey ( vatandaş ) ise iyi bir Site için araçtır. Bu düşünce, bütünün
parçadan üstün olduğu inancından kaynaklanmaktadır.
Aristoya göre; Vatandaş Kimdir?
Vatandaş, yönetime ve adalete
katkı sağlayan kimsedir. Bu fonksiyonel bir tanımdır ve Atina’da uygulanan
doğrudan demokrasiye uygun düşmektedir. Vatandaş bir yandan yönetir, bir yandan
emirlere boyun eğer. Emirler yazılı olan ve yazılı olmayan yasalardır.
Aristoya göre; Eşitlik ve Özgürlük doğal bir
durum mudur? Hangi düşünceyi savunur?
Doğal bir durum olarak
karşılamaz. Doğal olan insanlar arası eşitsizliktir ve bu durumu tartışma
konusu bile yapılamaz. Emir sahibi olan Yunanlı komutandır. Barbar ise itaat
etmekle yükümlüdür. Kadınların iradesi – köleler kadar olmasa da – sınırlıdır
ve onlarda buyruk altındadır. Aristo,
toplum içindeki eşitsizlikleri meşrulaştıran organizmacı bir düşünceyi
savunduğunu söylemek yanlış olmaz.
İlerlemeci Tarih Anlayışının temellerini hangi
düşünür atmıştır ?
Aristotales.
Aristo’ya göre İdeal Devlet ve Yönetim Biçimi
Nelerdir?
Aristo devletin üç ayrı işlevi
olduğunu belirtir. Yasama, Yürütme, Yargı. Oda tıpkı hocası gibi, ideal
devletin gerçekleşebilmesi için maddi bir dizi şartın yerine getirilmesini
gerekli görür. Yüzölçümü ve nufus konusunda bazı sınırlamalar olması
gerektiğini ileri sürer. Devlet, kendi kendine yetebilmesi bakımından ne küçük
ne de çok büyük olmalıdır. Fazla küçük olursa ekonomi ve savunma açısından
zorluklarla karşılaşabilir. Aşırı büyük olursa da yönetilmesi güçleşir.
Platon’a göre ; 3 iyi yönetim biçiminin , 3
kötü yönetim biçiminin dönüşme nedeni nedir? Aristo, Platana göre bu konuda
nerde farklı düşünür ?
Eflatun üçü iyi ( monarşi,
aristokrasi, demokrasi ), üç kötü ( tirani, oligarşi, anarşi) olmak üzere altı
yönetim biçimi saymaktaydı. İyi yönetim biçimlerinin kötü yönetimlere
dönüşmesinin nedeni, yöneticilerin kendi koydukları kurallara uymaması,
keyifleri doğrultusunda bir yönetim sergilemeleriydi. Aristo da aynı ayrımı
yapar fakat ona göre ölçü kamu çıkarlarıdır, yani genelin çıkarıdır.
Yöneticiler ancak genel çıkarlara uygun hareket ederlerse o yönetim iyi bir
yönetim olabilir.
Aristoya Göre ; 3 iyi , 3 kötü yönetim biçimi
nedir?
Üç iyi yönetim biçimi; Monarşi, Aristokrasi
ve bir tür ılımlı demokrasi olan Polisi’dir. Monarşinin Yozlaşmasından Tirani
doğar, Tirani; Tek bir kişinin güç kullanarak ve kurnazlıkla kendi çıkarlarını
sağlamaya çalışmasıdır. Arsitokrasinin bozulması neticesinden Oligarşi doğar.
Bu da varlıkların kendi çıkarlarını korumak için sergiledikleri devlet
yönetimidir. Polis bozulduğu taktirde de Demokrasi ortaya çıkar. Demokrasi,
Aristoya göre çok sayıda olan yoksulların devleti kendi çıkarlarına uygun
yönetmesidir. Özetle; Aristoya göre; monarşi, arsitokrasi ve polisi ılımlı /
ölçülü bir şekilde uygulandığı taktirde iyi birer yönetim şeklidir. Aşırıya
kaçıldığında da bu üç yönetim biçimi kötü yönetimlere dönüşür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder